13 Şubat 2008 Çarşamba

Türk Halk Hekimliği

TÜRK HALK HEKİMLİĞİNDE OCAKLIK GELENEĞİ VE SAFRANBOLU’DAKİ OCAKLAR
Eyüp AKMAN


Tıbbın gelişmediği çağlarda, insanların kendi özel çabalarıyla hastalıkları tedavi etme
yöntemi, halk hekimliği olarak kabul edilir. Halk, mevcut hastalığı tedavi için çeşitli
pratiklere başlangıçtan beri sürekli başvurmuştur. Bunlar, bitkilerden ilaç yapmak, yatırları
ziyaret etmek, muska yazmak veya bir ocaklıya görünmek şeklinde tezahür etmektedir.
Halk hekimliği uygulamalarını Türk edebî metinlerinde de görmekteyiz. Dede
Korkut Kitabı'nda Dirse Han'ın oğlu Boğaç'ın vurulmasından sonra, Boğaç’ın annesinin
yanına hızır gelir ve çocuğun yarasını sıvazlar, "dağ çiçeği ile ananın sütü yaranın
merhemidir" der ve ayrılır. Yine Salur Kazan'ın Evinin Yağmalandığı Hikaye'de,
Karacuk çoban kafirlerle savaşırken yaralanır ve kafirlerin leşinden ateş yakarak
keçesinden isli kül yapıp yarasına basarak tedavi olur. Görüldüğü gibi daha o yıllarda
halk kendi çaba ve yöntemleriyle hastalıkları tedavi etmeye çalışmıştır.
Günümüzde de tıbbın gelişmesine rağmen hâla eski alışkanlıklarını sürdüren,
hastalıklarını "atadan görme" şekliyle tedavi eden veya ettiren kesim azımsanmayacak kadar
fazladır. Bizim asıl konumuz halk hekimliğinin bir kolu olan ocaklardır. Fakat ocakları ele
almadan evvel onunla doğrudan ilgili olan ateş kültü kavramı üzerinde durmak gerekir.
Ateş kültü ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Hikmet Tanyu, ateşin faziletleri
hakkında şu yorumu getirir: "Ateşin kötülükleri giderici, iyileştirici veya önleyici,
temizleyici olduğu ve canlılara şifa, sağlık, güç, kuvvet ve bereket, uğur kazandıran bir
yönüne inanç bulunmasından başka ürküten, tahrip eden, öldürücü, tahrip edici,
dolayısıyla cezalandırıcı bir kuvvete sahip oluşu da ona tazim edilmeye yol açmış, onda
insanüstü yüksek bir mahiyet ve karakter görülmüştür."

Ateşe bu kadar özellik atfedilmesinin sebebi nedir, başka bir ifadeyle ateşin kutsal
sayılmasının ana sebebi veya sebepleri nelerdir? makalenin Tamamı >>

Hiç yorum yok: