11 Şubat 2008 Pazartesi

Doç. Dr. Atilla Erden ile Söyleşi

Aleviler ne istiyor?

Aleviliği bir mezhep, dinsel yapı olarak ele alırsak son derece yanılırız. Çünkü Alevilik pek çok dinsel değer yargılarını, düşünceleri içinde barındıran bir kültürel yapı. Yaşam felsefesi, aile yapısı, sosyal organizasyon, görüşü, mimarisi, sanatı, kullandığı dil içine giriyor. Türkiye’de böyle Anadolu Alevilerine özgü bir yapı oluşmuş. Böyle bir kültürel yapı, yaşam felsefesi ile Aleviliği ele alırsak, Türkiye’deki iktidarlarla bir çatışma, kültür çatışması çıkıyor ortaya.

Bu çatışmanın temelinde yatan ana sorun, TC’nin ulusal yapısının ideal boyutlarda demokrat, laik, hukuk normlarının sağlıklı işlediği çağdaş bir yapıya kavuşamaması. Çağdaş laik bir toplum olsak bizim sorunlarımızın yüzde 99’u olmaz. Çünkü laik bir toplumda ‘sen kiliseye gittin, sen camiye gittin, sen havraya gittin’ diye bir sorun yok. Ama bize bugünkü iktidar ne diyor, ‘efendim sen cemevine gidemezsin, ben cemevini tanımıyorum. Camiye gidebilirsin’.

Burada korkunç bir kültür çatışması var. Neden, çünkü ben camiye karımı, kızımı, sazımı götüremiyorum, sohbetimi yapamıyorum, semah dönemiyorum. Cami benim kültürel, dinsel ritüelimi uygulamaya uygun değil. Binlerce yıldır böyle gelmiş. Çatışma öyle büyük boyutlara varıyor ki, toplumu bölüyorlar: ‘Siz esas Müslümansınız cemevinde ne işiniz var’ şeklinde.

Yani demokrasi mi diyorsunuz?

Evet. Demokratik kuralların kesin, hukuk devleti normlarının sağlıklı işlediği, laik toplum yapısının sağlıklı kurulduğu, yasama yürütme ve yargı güçlerinin özerk olarak çalışabildiği bir ulusal yapıyı kurduğunuzda Alevilerin sorunlarının yüzde 99’u halledilir. Yüzde 1 de ‘hangi dedeye gideriz, hangi ocak bizimdi, köyden geldik, şehirde ne yaparızdır’.

Devlet, İslamın da Hanefi mezhebini tutuyor. Diyanet bunların kadroları ile doldurulmuş. Bunu bir de eğitim sistemine zorunlu din dersi olarak sokup, benim kültürümün tam tersini çocuklarıma aktarıyor ve asimile ediyor. Ben çocuğuma dünyanın yaradılışını çok farklı anlatıyorum. Zorunlu din dersinde ise dogma anlatılıyor. Oysa Alevi felsefesinde dogmaya yer yok. 13. yüzyıldan bağırarak getiriyor, ‘bilimden gitmeyen yolun sonu karanlıktır’ diye.

Anadolu Alevilik felsefesi ve kültürü aydınlanmacı, dogmadan uzak, bilime açık. Ruhban sınıfı oluşturmuyor, kimseye imtiyaz tanımıyor. İşte bu aydınlanmacı yapı da bunları korkutuyor. Onun için de yok etmeye çalışıyor. İktidarlar karşı grupları da üstümüze salıyorlar. Yakıyor, yıkıyor öldürüyorlar.

Bizden başka örneği yok hem ‘laikim’ deyip hem zorunlu din dersi uygulamasının. ‘İsteyen alsın’ diyenler var. Bu da tehlikeli. Öyle büyük bir baskı var ki, ‘Vay sen din dersi almıyorsun’ diye çocuk horlanıyor hocası tarafından. Bizim üstümüzde çok büyük baskısı var.

Aleviliği, Sünniliği çatıştırmaya uğraşıyorlar. Benim gibi düşünmeyen de bu ulusun evladı. Devlet, iktidar bunu bize göstermiyor. İbadet yerlerinde farklılıklar var. Kimin evi, avlusu büyükse cemi orada yapmışız. Binlerce yıldır getirdiğim ibadet merkezimi adam yok sayıyor.

Nüfus cüzdanında ne yazsın?

Çağdaş ve laik toplumlarda nüfus cüzdanında din hanesi kesinlikle yok. Şimdi bizimki ileri bir adım atmış, ‘isteyen yazdırsın’ demiş. Siyasal iktidarın baskısı altında nasıl yazdırmayayım! Yazdırırken de düşünüyor. Nasıl yazdırsın, doğru mu yazdırsın, eğri mi yazdırsın, hiç mi yazdırmasın. Baskı getiriyor, çözemiyorsun. Alevi olduğu halde söyleyemeyen çalışanlarımız var. Çünkü işten atılıyor, baskı görüyor, horlanıyor. Nüfus kağıdında illa hane olarak bildirirsen felaketin devamıdır.

‘Emperyalizm’ diyorsunuz yani?

Ben cemevine giderim, sen camiye gidersin kimsenin rahatsız olduğu yok. Halkın birbiri ile sorunu da yok. Ama iktidarlar illa Alevi kültürünü pasifize etmek, yok etmek istiyor. Böl parçala yönet. Emperyalizm, kapitalist sistem Türkiye’yi parçalamak istiyor. Zorla kazandığımız bağımsızlığımızı elimizden almak için yaptıkları ilk şey bizi kardeş kardeşe kırdırmak, parçalamak, ekonomik, siyasal bağımsızlığımızı yok etmek. En iyi yolu sen Alevisin, sen Kürtsün, sen Çerkezsin, sen Lazsın. Son on senede birdenbire büyüdü bu.

Ben lisede okurken kimse birbirine sormuyordu Alevi misin Çerkez misin, Laz mısın. Dışarıdan pompalandı. İşte Ortadoğu projesi. Sen bölmeden Ortadoğu’yu bütün halinde alamazsın. Böleceksin ki, istediğin gibi parçalayıp, kullanacaksın.
Kaynak: Evrensel

2 yorum:

Adsız dedi ki...

atilla hocamın yazılarını okumak ciddi çok güzel kendisi iyi bir halk bilimci ve araştırmacı yıllar sonra onu burda okumak beni çok duygulandırdı iyi çalışmalar ayşe sun mersin

kanber gürbüzdal dedi ki...

Alevilik Nedir?
Kanber Gürbüzdal

Alevilik bir anne babadan doğmak değildir.aynı toplumda yaşamakta değildir.kötü her yerde kötüdür.ne olursa olsun dünyaya dar bakan geçmişe saplanan bu dünyaya ayak uyduramayan bir toplumda alevi değildir.hiç bir şeyi inkar etmiş değilim.alevilik hakkında sitelerdeki yazıları takip ediyorum.geçmişimize zulm eden unutulmayacak binlerce olay vardır.unutmuşta değilim.bunun kini ile yaşamakta alevilik değildir.bunları unutmak için böyle söylemiyorum.yanlış anlaşılmasın.alevilik affedendir.anlatmak istediğim kinin nefretin karamsarlığın ümitsizliğin yani kin ile yaşamanın bizi emelimize götüremeyeceğidir.hacı bektaş veli yaradanı hor görme yaradandan ötürü diye söyler.bu aleviliğin özüdür.daima iyilerin güzellerin sevginin barışın kötülüğe karşı durmanın iyilerin ve güzelliklerin insanlığa sunulan bütün iyiliklerin ayağına taşımaktır alevilik.geçmişte yaşadığımız ve şehit verdiğimiz bütün alevilerde bunun için şehit olmuşlardır davasını sürmek için bizlerde doğru bildiğimiz yolda şehit olmaya razı olmak vedüşüncelerimiz ile savaşmaktır alevilik.alevilik düşünce felsefeyaşam biçimi bir kültürdür.kötü her yerde kötüdür.öylede olmalı alevi sünli farketmez kem düşüncelere vurulacak en büyük silahi nsan düşüncesi ve akıldır.ve insanlığa böyle bir silah gereklidir.ben şunu düşünüyorum güney afrikada şehre inmemiş zulu kabilesi vardır.bizlerden daha medeni olduklarını düşünüyorum çünki diledikleri gibi yaşıyorlar.çünki insanlığa bu gereklidir.dilediği gibi yaşamak her insanın her toplumundüşüncesinde olmalıdır.


alevilik okuyan yazan düşünen ileri gören yönlü ilimden bilimden yana dönmüş günahlarını sevaplarını yüreğinde taşıyan insan ve doğa sevgisini her şeyin üstünde tutan insan yapısıyla mümkündür.alevilik bin olup bir görünmektir.

alevilik bir yaşam biçimi bir felsefe bir kültürdür bir din değildirolmamalıda ALEVİLİK.dogruluk dürüstlük mertlik bütün canlıları din dil ırk ayrımı yapmadan sevgisini gösteren özüne baktığımızdakendi toplumunu kendi içinde yargılayan ilimden bilimden yana cepesini dönmüş ilkelliği ğeri plana atan atalarına sahip çıkan saygı duyup ğeçmişini unutmayan içinde bullundugu kültürü insan duygusuna ğözüne ve sevgisine hitap eden bir yaşam biçimidir bunun için bütün dünya milletlerinin örnek alıp barışa gidecek örnek alınacak bir yaşam biçimidir.kimse aksini idda edemez ve etmememelidir.dini açıdan baktığımızda bizi diğerinden ayıran alevi ya da sünli diye birşey olmadığını görürüz.bu tarihin bi ayıbıdır.geçmişte yapılan iyiliklerin bastırılıp kötülerin sunulmasıyla çıkan bir kargaşanın hediyesidir.bana göre derine indikçe içinden çıkılamayan bir geçmiş tarih vardır.içine fazla giren batmış çıkamamaktadır.iabdet insanın allah ile kulu arasındadır.biz bunu böyle biliriz.doğrusuda budur.kimse giremez.bizim ibadetimiz yaşadığımız dünyaya ve gizemlerine bilmediğimize saygı göstermek bildiğimize sevgi göstermektir.insan yaşadığı dünyaya saygı sevgi gösterdiği zaman zaten tanrısına en büyük ibadeti yapmış olur.allahta bunu böyle ister.içinde kötülük olmayan bir düşünceyi hangi din hangi toplum hangi ırk hangi tanrı karşı çıkar.çıkarsa o tanrıdan şüphemiz olması lazım.lafı fazla uzatmak istemiyorum.bizi bizden ayıran tek bişey vardır iyi ve kötüdür öylede olmuştur.iyi kötüyü anladığımız sürece öylede olacaktır.bu kötü giden dünyamıza bu güzel duyguları anlatamayan düzen suçludur.bu güzel duyguları anlamayan toplumda suçludur.din kötülerin elinde çomak olmuş bizi bize kırdıran en büyük silahtır.elimize silahı veren toplumlarnamluyu kendimize doğru yapmıştır.biz bunu göremiyoruz ve göremeyeceğiz.bu gidişe gelin kafamızı kaldırıp biraz düşünelim.ben bu yazıyı yazmakla alevi olarak kötü bişey mi yaptım.içinde kötülükmü var.düşüncelerimiz kimsye çamur atmaz.çamur atanlarada karşıyız çünki kötülerdir.bizim düşüncemiz insanın kendi cennet ve cehennemi yarattığıdır.zaten bu düşüncede yaşayan bir toplum kendi cennetini yaratmış olur.aksi düşünceler verakta olduğu gibi bütün düzeni olmayan islam aleminin yarattığı cehennemde içinde bulunduğu kargaşa savaş yoksulluk sefalet kendi ateşi içinde yanmaya devam edecektir.barış için sevgi için kardeşlik için insanlık için bu düşüncelerimizi bir daha gözden geçirin.bu bir insanlık çağrısıdır.

Kanber Gürbüzdal